Dünyada, insanlar ve hayvanlar dışında, bitkilerde de farklı özellik ve türleriyle karşılaşmaktayız. En büyük hayvandan en küçük hayvana kadar farklı türde canlılar bulunduğu gibi, Bitkilerde de aynı durum geçerlidir. Onlarda canlı birer varlıktır. Devasal büyüklüklerde bitkiler olabildiği gibi tam tersi dünyanın en küçük çiçeği ile de karşılaşabilmek mümkündür. Dev bitkilerin olduğu konusunda tahminler oluştuğu gibi, doğada çok küçük çiçekler de oluşabilmektedir. Bunun en güzel örneği Wolffia çiçeğidir. Çiçeğin büyüklüğü 1 milimetre bile gelmemektedir. Küçüklük olarak örnek göstermek gerekirse, bir düzine kadar Wolffia, raptiye başını bile doldurmamaktadır. Bu yüzden bilim dünyası kayıtlarına, dünyanın en küçük çiçeği olarak geçmiştir. Adının Wolffia olmasının nedeni, anlamından kaynaklanmaktadır.

Terim olarak, çok küçük anlamını taşımasından dolayı, çiçeğin adı Wolffia olarak tanımlanmıştır. Yeşil otsu bir bitki olarak görünmektedir. Her çiçeğin çeşidi olduğu gibi, Wolffia çiçeğinin de dünyada 11 çeşidi bulunmaktadır. Yetişme alanı, tropikal ve ılıman bölgelerdir. Genellikle su yüzeyinde yaşayarak, yaşamlarını sürdürürler. Diğer çiçekler gibi yetiştirilebilen, saksıya veya bahçelerde ekilebilen bir çiçek değildir. Tohum, toprak, saksı gibi unsurlar yoktur. Tamamen doğal ortamda, bazı su mantarı türlerinin üzerinde veya göletlerdeki su yüzeylerinde yaşamlarını sürdürürler. Bütün halde sürekli çoğalarak, su yüzeyini kaplayabilirler. Tek başına yaşayan ve çoğalan bir çiçek türü değildir. Diğer çiçek türleri gibi kokulu bir çiçek değildir. Çok minik sapı ve dalları vardır.

Dünyanın En Küçük Canlısı Wolffia’nın Hikâyesi

Her bitkinin kendisine ait özellikleri ve hikâyesi vardır. Hikâyelerin oluşmasına konu olan bazı ilginç çiçekler keşfedilebilmektedir. Bazen bir bitkiyi kitaplardan tanırsınız. O bitkiyi yakından tanımak için yetiştiği alanlarda keşfe çıkar bulamazsınız. Araştırmayı ertelediğiniz sırada, rastlantı sonucu aradığınız şey bulunuverir. Bu Wolffia çiçeğinin doğuş hikâyesi de tıpkı bu şekilde ortaya çıkmıştır. Botanik profesörü, bu minicik çiçeği araştırmış ve bu çiçeği bulamamıştır. Tam o sıralarda, bir botanik öğrencisi, göl kenarında su mercimeği bitkisini bulur. Onu alarak profesörün biyoloji laboratuvarına götürür. Profesör, su mercimeği örneğini incelerken, mercimeğin taneleri arasında, yosun gibi yeşil benekleri fark eder. Hayatının neredeyse yarısını, tek başına Wolffia arayarak geçiren profesör, bunu görünce çok heyecanlanır. Çünkü bu çiçeği tek başına yetişen bir bitki olarak aramış. Herhangi bir canlının üzerinde yetişebileceğini hiç düşünmemiştir. Daha sonra profesör araştırmasına tekrar başlar. Kaliforniya’daki nehirde, sonbaharda açmış, 4 farklı Wolffia çiçeği daha bulur.

Profesör bulduğu, su mercimeği ve Wolffia çiçeği türlerini, diğer profesörlerle paylaşarak, çalışma içinde bulunmuşlardır. Elde ettikleri bulgular sayesinde, tropikal ve ılıman bitki türü olduğunu keşfederek, önemli bir buluş elde etmişlerdir. Bu hikayede bitkinin nasıl keşfedildiğini ve tesadüflerle dolu dünyanın, keşfedilmesi gereken çok fazla çeşidinin olduğunu görebiliriz. Wolffia çiçeği, bu garip özelliği ile dünyanın en garip 11 çiçeği arasına girmiştir. Et yiyen bitkiler, ceset bitkisi, çöl soğanı gibi çok farklı özelliğe sahip garip bitkilerle karşılaşmaktayız. Hatta doğada, çürümüş et kokusu yayan bitki bile bunmaktadır. Wolffia çiçeği de dünyanın en küçük çiçeği özelliği ile listeye girmeyi başarmıştır.